Günümüzün en moda dizileri şüphesiz mafya dizileri, özellikle egemen kanalların neredeyse hepsinde mafya veya mafya vari dizilere rastlamak mümkün. Bu yazımda bu konuya değinme ihtiyacı duydum.

Bu konuya değinme ihtiyacı duydum çünkü insanlarımız izledikleri dizilerden isteseler de istemeseler de etkileniyorlar ve ortalık mafyacılık hülyasına dalan gençler ile dolup taşmaya başladı.

Bireyler izledikleri dizilerde ki karakterlere hayran oluyorlar. Bu hayranlıkları neticesinde bir süre hayranı oldukları karakteri hayallerin de canlandırarak onların bir fedaisi oluyorlar yada bizzat o karakteri kendileri olarak görüyorlar.

Bu hayal etme süreci bir süre sonrasında bireylerin gerçek hayatlarına da yansımaya başlıyor. Örnek vermek gerekirse kendilerini özdeşleştirdikleri karakter gibi yürümeye başlıyorlar yada o karaktere özgü bir takım hareket ve davranışları kendilerine entegre ediyorlar. Bu süreç sonucunda bireyler ne yazık ki kendileri için gerçek dünya ve hayal dünyasını harmanlayarak ortak bir alternatif dünya oluşturuyorlar ve bunu yaşamaya başlıyorlar. Bunun sonucunda bazı anormal davranışlar ve en önemlisi dizilerde gördükleri suçları kendileri için meşru ve normal görmeye başlıyorlar.

Şimdi ben izlediğim dizide ki veya filmde ki bir karakter ile bağ kurmuyorum diyen var mıdır? Alacağımız cevap birkaç kendini farklı görmek isteyen insanlar dışında geriye kalanın tamamında “evet karakterler ile bağ kuruyorum” olacaktır.

Bu bağ kurma durumu bir süre sonra gerçek hayatından memnun olmayan ve kendini özdeşleştirdiği karakter gibi yaşama hevesini içinde barındıran bireylerde kendi karakteri ile dizideki karakterin sentezinden oluşan yeni kişiliğini inşa etme süreci olarak ortaya çıkıyor. Sonucunda da kişi egemen medya da yer alan bir mafya dizisinden etkileniyorsa adam öldürme veyahut diğer suçları işleme olasılığının yükseldiği kanısındayım.

Çünkü bu tip diziler vasıtası ile suçlar sanki sürekli rutin olaylarmış gibi lanse edilmekte. Bu dizilerden etkilenen insanların da bir süre sonra algılarında bu olayları standart bir ritüel olarak algılama ve olaya alışma sorunlarını yaşamalarının kaçınılmaz bir sonuç olduğu düşüncesindeyim.

Ben bir Psikolog değilim İletişimciyim. Bu nedenle olayın psikolojik tabanına ışık tutacak bir yeterliliğe sahip değilim. Ancak bu dizilerde gösterilen suçların ve sonucunda bu suçları işleyen insanların bir şey olmamış gibi hayatlarına devam ediyor olmaları dizilerden etkilenen ve onun bir senaryo olduğu gerçeğini unutarak gerçek gibi görmeye başlayan bireylerin tutum ve davranışlarını etkilediği gerçeğini kimse inkar edemez. 

Yazıyı yavaş yavaş toparlayacak olursak. Özendirici dizilerin kamuoyu ve toplum sağlığı için bir düzene ve sınırlamaya tabi tutulmalarının gerektiği tezini öne sürüyorum.

Klasik son cümlemiz ile “Sürç-i Lisan Ettim İse Affola” diyerek bu yazımı da burada noktalıyorum.