Her geçen gün gençliğimizi biraz daha kaybettiğimiz bir gerçek. Ne yazık ki Avrupa’i yaşam tarzının kültür çatışmalarından başarıyla çıkıp hayatımızın her alanına müdahale ettiğini görüyoruz.

Özellikle her yeni NESİL’de bu müdahale artıyor. Elimizden kayıp giden bir gelecek ile karşı karşıya kalıyoruz. Gençlerimizin büyük kısmı boş ve tüketim odaklı hevesler peşinde zayii olup gidiyor. Üretim toplumları kapitalizm sisteminin değirmeninde tüketim odaklı aptal toplumlara evriliyor.

Bu yüzden diyorum “KAYIP GENÇLİK” diye. Çünkü gençliğimizi hızla kaybediyoruz. Gençliğimizi kaybettikçe buna paralel olarak geleceğimizi de kaybediyoruz. Lüks kahve ve restoran zincirlerinde aylık kazançlarını gömerken, mutlu görünmek ve sosyal medya hesapların da kendini önemli göstermek için hayatını süslü bir abartılmış belgesel olarak sunan gençlerimiz yalnızca tüketme odaklı bir zihni yapı ile hareket ediyorlar.

Tek amacı karşı cinsle münasebet ve eğlence olan bir gençlik ortaya çıkıyor.

Ne yazık ki kültürel açıdan artık eski Türk aile yapısı ve gençlik anlayışı yok. Bu değerler büyük bir bozulmaya uğradı.

Geleceğimizi kurtarmak için gençliğimizi kurtarmak zorundayız. Üniversiteye gelmiş öğrencilerin eskinin ilk okul çocukları gibi davranıyor olması, öğretmenlerine karşı saygısız davranışları, kulaktan dolma bilgiler ile hareket eden yönlendirilebilir bir yapıya sahip olmaları gelecek ve gençlik için büyük alarmın tetikleyici unsurları.

KAYIP GENÇLİK’i bulmalıyız yoksa hem geleceği hem gençliği kaybediyoruz.