Şu anda 2012 yılından bugüne kadar ki en kısa köşe yazımı okuyacaksınız.

Güzel ülkemiz Türkiye’de siyasetçiler dendiğinde muhakkak herkesin kendince bir yorumu vardır. Benim lügatimde ki Siyasetçininse üç evresi vardır güzel dostlar. Bunlar ;

Birinci evrede İlk seçildiklerinde siyasetçiler tam bir Ahi esnafıdır. Vatandaşa hizmet için çalışan azimli kararlı ve yenilikçi insanlardır.

İkinci evreye geçildiğinde yani ikinci kez seçildiklerinde aç gözlü, yeni büyüyen beyaz yakalı şirketi  gibidirler.  Her yere atılır her yerde güçlenmeye çalışırlar. Bunda başarılı olurlarsa  Holding gibi olurlar.

Üçüncü evreye geçildiğinde yani üçüncü kez seçildiklerinde ise esnafın üzerine çöken mafya gibidirler. Bencil, kindar ve zalimdirler. Etraflarına doluşan onlarca modern takım elbiseli zibidi ile ahkam kesmeye, kendilerini kral gibi görmeye başlarlar. Yanlarındakiler de kraldan çok kralcıdır tabiki…

Bu güne kadar siyasetin koltuk aşkına kapılmayanı görmedim, nitekim o koltuğa oturup bozulmadan kalabilen de çok nadirdir.  Bilmiyorum belki bize de nasip olsa idi bende bir değişim geçirecektim.  Arada oturduğum makam koltuklarında hep aynı şeyi derim : “ Arkadaş hakikaten bu zalım koltuktaki tatlılık insanın nefsini harlayıp gözünü kör eder. “

Neyse en kısa yazımı da uzatmadan böylelikle sonlandırayım değil mi?

Sürç-i Lisan Ettim İse Affola dostlar…