Medyanın tarafsız olması düşüncesi neredeyse gazetelerin varoluşu ile eşdeğer bir geçmişe dayanıyor. Ancak bu düşünce en güçlü çağını Liberal kuram ile birlikte yaşamıştır. Liberal kuramın özgürlükçü düşüncesi, medyanın da özgür ve tarafsız olması düşüncesini güçlendirmiş ve hayatımıza daha fazla sokmuştur.  İlk etapta tarafsızlık bir başarı gibi görülse de bu yayınların içerisine zamanla fikri ve ideolojik içerikler çıkar çatışmaları neticesinde dahil olmuştur. Günümüzde medyanın tarafsızlık dan dem vuran yayınları yalnızca göz boyama olarak adlandırılabilecek yayınlardır.

Mesleki açıdan tarafsızlık kavramı günümüzde gazetecilerin en fazla arkasına saklandığı etik kural olsa da. Pratikte ne yazık ki tarafsızlık sadece bir kelime olarak kalmakta. Gazeteciler tarafsızlık ilkesine sürekli vurgu yapmalarına rağmen gerek duruşları gerekse haberi yeniden inşa etme süreçlerinde kişisel ideoloji ile medya kuruluşunun konumu haberin şekillenmesi sürecine etki eden faktörler olmaktadır.

Ne yazık ki mesleki pratiklerde tarafsızlık ilkesi yerini çıkar ilkesine bırakmakta. Medya organlarının yayın politikaları ve siyasi yada kamuoyu üzerinde etkisi olan gruplar ile olan ilişkileri haber süreçlerini de etkileyen önemli bir unsur olarak karşımıza çıkıyor. Bir medya organı iyi ilişkileri bulunan finansal destek aldığı ideolojik kuruluş yada bir sektörde faaliyet gösteren şirket hakkında olumsuz haber yayımlamaktan olabildiğince kaçınmaktadır. Hatta bu tip haberler karşısında bazı durumlarda olumsuz haberlerin karşısında övgü haberleri yayımlayarak ilgili grup yada firmaya sahip çıkma derecesine varan bir yayın politikasının izlenebildiği görülmekte.

Bugün Türkiye’de “MEDYA” genel olarak siyasal bir bölünüm yaşayıp ideolojiler üzerinde şekillenmiş gibi gözükse de bu görüntünün arka planında yine çıkar ilkesi yatmakta. Siyasi ideolojilerin yayın organı gibi hareket eden medya organlarının rüzgarın ters esmesi durumunda yayın politikalarını hızla yeni düzene ayak uyduracak şekle çevirecekleri gün gibi ortadadır. Öyle ki bazen bir siyasi ideolojinin kalesi konumuna gelmiş bir yayın organında çıkar nedeniyle bir süre önce şiddetle karşı çıkılan bir olay yada proje için gerçekleştirilen sert yayınlar kısa sürede sonlandırılıp, izleyicilere bu gündem unutturulurken, çıkar doğrultusunda savunmacı bir yayın politikasının hayata geçmeye başladığı görülebilmektedir.

Nitekim medyanın bu hali yalnızca patronlar yada gazetecilerden kaynaklanmamaktadır. İzleyicilerde bu sürece etki eden en önemli unsurlardan birisidir. Zira izleyiciler izledikleri yayınlarda fikir ve ideolojik yaklaşımlarına zıt içeriklerle karşılaştıklarında kaçınma yolunu seçmekte ve medya organından uzaklaşmaktadır. Bilinçli olarak ideoloji veya fikirlerini destekleyecek yayınları daha fazla ve dikkatle takip etmektedirler. Bu talepte medya organlarının kör destekleyici tavrını meşrulaştıracak zemini oluşturmaktadır.