2019’da Türkiye yerel seçimler için bir kez daha sandık başına gidecek. Elbette demokrasinin güzelliği seçimlerdedir. Lakin nedendir bilmiyorum güzel memleketim hep bir seçim havasında bir türlü seçimden kurtulamıyor.

Tabi bu durum en fazla ekonomik yönden vatandaşa dokunuyor. Her seçimde partilere seçim yardımı adı altında milyonlarca lira israf etmeleri için aktarılıyor. Misal verecek olursak şu anda önümüzde yer alan yerel seçim için hazinenin kasasından siyasi partilere seçim yardımı diye 670 milyon lira ödenecek.

El İnsaf Minal Vicdan

Allah aşkına şu paraya, paralara bakar mısınız? Seçim için harcanan paralar bir yerde yatırıma istihdama teşvik olsa vallahide billahi de canım yanmaz amma elimize geçen kağıt broşürler, sağa sola asılan ve seçimden sonra bir daha işe yaramayacak olan siyasi parti bayrak ve posterleri, çakkıdı çakkıdı müzikler çalarak sağda solda gezinen otobüs ve minibüsler den bir şey değil. Bize dokunan bir yer varsa oda milletçe cebimizden çıkan  ve boşa harcanan 670 milyon liralık servetimiz.

Siyasi partiler bir oluşum olarak taraftarları ile var olmalıdır diye düşünüyorum ve bu düşüncemi de şiddetle savunuyorum. Siyasi partilere devlet neden yardım ediyor ki!

Madem bir memleket sevdası ve aşkı için yola çıkılmış. Her parti kendi gücü yettiğince kendi bütçesini oluştursun ve bu bütçeleri kullanarak seçmenine ulaşmak için çaba sarf etsin. Sonuçta yırtılan kendi cepleri olunca inanın bu gün ki seçim savurganlığından eser kalmaz.

Bu ülkeyi üç beş siyasi değil. Bilim insanları, üretken ve çalışkan insanlar kurtarabilir ve yarına ulaştırabilirler. Biz onlara harcamamız gereken parayı boş işlere yatırıp batıyoruz.

MİLLETİN Mİ? VEKİLİ

Memlekette liyakat değil siyasilerin adamı olmak prim yapıyor ne yazık ki.

Milletin seçtiği ve adının Milletvekili olduğu 650 vekilin giderlerinin ülkenin bir çok harcamasının üzerinde olup bazı önemli kurumların bütçeleri ile adeta yarışır nitelikte olması ortada bir yanlışlığın ve tezatlığın olduğunu göstermiyor mu? Ülkemizde ki ortalama maaşların çok çok çok üstünde maaş alarak daha en başta milletten kopan sevgili vekillerimizin, en kaliteli yemekleri en ucuza yiyebilmeleri. Altlarına tahsis edilen ve yakıtı dahi devlet tarafından sağlanan otomobilleri ile gezerken eşlerini dostlarını aradıkları telefonlarının bile faturaları devlet tarafından ödenirken çok ihtiyaçları varmış gibi en yüksek maaşları alıyor olmaları da ayrı bir tezatlık değil de nedir?

Siyasetin devletin bütçesinden yediği parayı ilime, bilime aktarmış olsaydık. Bu gün Türkiye’nin geldiği noktaya 30 yıl önce gelmiş olabilirdik. Ama eyvahlar olsun ki biz hep şatafata ve lükse para harcayıp ilmi ve bilimi  ikinci plana itan bir millet olduk.

Bir babayiğit çıkıp da inşallah bir gün derki : “ Efendiler biz siyaset eşrafı olarak artık şu devletin parasının bizim lüksümüze aktarılmasının önüne geçmeliyiz. Gelin maaşlarımızı düşürelim. Gereksiz yere istihdam ettiğimiz ve ettirdiğimiz torpil yapar danışmanlarımızı kovalım. Halkımız da aç olan insanlar varken biz lüks içinde tok yatmayalım. Milletin seçtiği insanlar olarak gelin gerçekten MİLLETİN VEKİLİ olalım.” der ve bu milletin ve dahi devletin daha ileriye gitmesinin yolunu açar İNŞALLAH.

Bilinsin ki bu yazıda zerre oranda siyasi bir amaç ve hedef kırıntısı dahi yoktur. Tüm SİYASET mekanizmasını kapsayan ve bir vatandaşın bakış açısı ile yazılmış bir yazıdır bu okuduğunuz. O yüzden içeriğinde şuna laf atılmış şuna atıfta bulunulmuş diye bir arayışın içine girmemenizi ve yazının konu edindiği gibi resmin geneline odaklanmanızı siz değerli okurlarımdan rica ederim. Aklı evvel insan da çok memlekette kendi kafasında boş çıkarımlarda bulunup bu yazımı bir taraflara çekmeye çalışmalarının önüne geçmek için yukarıda ki uyarıyı yapma ihtiyacı duydum.

Ne diyelim.

Sür-i Lisan Ettim İse Affola